16 Haziran 2012 Cumartesi

Ayın Dergisi: People Style Watch






Merhaba! Bu ay bir karıştırayım diye People Style Watch dergisi almıştım, içinden bir kaç beğendiğim şey çıktı bende paylaşmak istedim. :)




15 Haziran 2012 Cuma

Nina Dobrev Tarzı


Merhabalar! Uzun zamandır modayla ilgili bir şey yazmadığımı fark ettiğim an alarm verdim, oturdum Nina Dobrev'i araştırdım, stilini sevdim ve bir konuşalım istedim! Uzatmadan başlayacak olursam...

  Kötü müsün değil misin?


Valla bunlar genelde burun kıvırdıklarım. İyiler mi kötüler mi pek bilemedim. İlk fotoğrafta ki kırmızı elbisenin duruşunu ve ayakkabılarını sevmeme rağmen o fiyonk tarzı arkadaşlara bir anlam veremedim yani. Dekolte bölgesinde ki çok hoş ama bir tek o olsa çok daha iyi olurmuş bence. İkinci olan pembeyse fazla çiğ kalmış üzerinde. Hani böyle.. Olmuş. Ama olmayan tam oturmayan bir şeylerde var yani tam anlamadım. Üçüncü pek de fena değil gerçi ama o son fotoğrafta ki nasıl bir olmamışlıktır allahım. Dur ayrı paragraf yapacam ben buna.

He. Saçı yüzünü o kadar basık göstermiş ki böyle, kıyafetten bir şey anlamıyor adam. Yoksa kıyafet çok çok güzel ama o saç her şeyi mahvetmiş valla. Kızın ilk bu fotoğrafını göreydim arkama bakmam kaçardım valla. Ayrıca ayakkabılarını da hiç sevmedim. Zaten genelde Nina'nın ayakkabı seçimi iyi değil..

Uzunlar!


Nina'nın uzun elbise seçimi ortada ki mavi hariç çok güzel aslında. Sırf bu ikisi de değil, başka uzun elbiseleri de hem çok güzel taşımış hemde modeli iyi seçmiş. Mesela şu ilkinde ki dekolteyi başkası hiyse çok açık durur. Ama bu kızda zaten bir şey yok yani zorlasa da açamazmış bu yüzden çok güzel görünmüş üzerindeç Ayrıca o askılarda ki kesik modele de bayıdım.

Ortada ki maviye gelecek olursak.. Valla ne desem bilemiyorum omuz kesimi çok güzel ama bacak dekoltesi cidden fazla abartılmamış mı yani? Ne gerek vardı kızım o kadar açmaya anlamıyorum ki. Neredeyse popisi görünecek. Zaten elbisenin rengi bi garip ışıltısı pulu bi garip te allam.. Beğenmedim.


Mini Mini.


Minyon olduğundan mıdır nedir bilmiyorum ama bu kız mini giyince bana o kadar da kısa gelmiyor. Bacak yok ondan herhalde. Yine de çok şirin duruyor. İlk elbiseyi çok sevdim. Renginden falan değil de.. Hani böyle olgun bir kesimi var. Zaten Nina'nın en çok sevdiğim yönü yaşına uygun giyinmesi. Cidden abartmıyor. Uzun ya da kısa, ne giyerse giysin yaşına uygun seçiyor. Bu özelliğini çok seviyorum..

Neyse bu elbiselere gelecek olursak. İlk elbisenin olgunluğu çok hoşuma gitti. İkinciyse favorilerimden diyebilirim. Çok güzel taşımış elbiseyi ayrı bir havası var. Saçı da her zamankinden değişik zaten. Sonuncusu aslında çok da bayıldığım bir model değil ama maksat çeşit olsun.. Onu da giymiş görün didim.

Sempatik Görüntüler!


Bu kızın en sevdiğim görüntüleri bunlar oldu. Tarz olarak yani. Sempatik, hanım hanımcık. Özellikle sonuncu elbiseye ayrı bir aşık oldum. O saçı, çantası, ayakkabısı, elbisesi.. O kadar güzel olmuş ki. Keşke Türk kızları da yaşlarından 4567890 yaş büyük giysiler yerine böyle şeyler seçip giyebilseler.. Ne güzel olacak o zaman. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, kızın dizleri çok çirkin. Bir Megan olmasa da baya çirkin yani. Megan ve Jennifer arası diyeyim.

Bu arada şu üçüncü fotoğrafta ki asimetrik, puantiyeli lacivert elbisesi çok hoşuma gitti.Mini olduğunu hiç çaktırmıyor resmen.

Siyah olsun, 4567890 lira fazla olsun.


Siyah rengini her alanda diğer renklere tercih ederim. Ama olay elbiseye gelince daha bir tercih ediyorum. Bence çok klas duruyor yani.

Bu arada, Nina'nın siyah elbiseleri kullanış biçimini çok sevdim. Özellikle ilk iki resimde olan siyah elbise+kırmızı ayakkabı olayına ba-yıl-dım! Siyah elbiseye biraz *renk* katmak için mükemmel bir yol bulmuş valla tebrikler kız.. Ayrıca ikinci resimde ki elbisesi de bir muhteşem. Gerçi genel olarak görüşünüşü öyle. Ruju ve ayakkabının siyaha verdiği renge bayıldım.

Favori!!!


 Nina'nın en favori görünüşüyse bu kırmızı elbisesi içinde olanı. Normalde ben kırmızı elbise hayranı falan değilimdir ama bu elbise öyle güzel ki. Ve Nina'ya öyle oturmuş ki beğenmeden edemedim. Ayrıca makyajında ki doğallık ve gözlerde ki ağırığı çok hoşuma gitti. *püpüpü* nazar değmesin inşallah.

Nina genel olarak kısa ve yaşına göre giyiniyor. Hala favorim Jennifer Lawrence olsa da Nina'nın giyiniş tarzını da epey sevdim. Allah bozdurtmasın valla.

Umarım hoşunuza gitmiştir. :) Bir sonra ki yazı da görüşmek üzere.

Sevgiler! <3

14 Haziran 2012 Perşembe

Çalışma

Blogumda tema çalışması yapıyorum. Korkmayın! :)

-----

Sonunda blogun temasını yeniledim! Hoşunuza gitti mi? :)

Bath and Body Works: Carried Away Body Lotion

Merhaba. Bugün size geçen gün testerını aldığım bir üründen kısaca bahsedeceğim.


Bu bir vücut losyonu, o kadar güzel kokuyor ki anlatamam. Body Shop'tan aldığım Çilekli Body Butter'ı bile gölgede bıraktı kokusu. İçinde ahududu, vanilya ve yasemin çiçeği kokuları varmış.Yapı olarak çok ince, çabuk kuruyor, nemlendiriyor ama yapış yapış bir his bırakmıyor. Ben ellerim için kullanıyorum çünkü vücudumun çok fazla neme ihtiyacı var ona butter kullanıyorum. Ama ellerim için gerçekten ideal. Bitmesin diye az az kullanıyorum resmen.

Normal şişesi böyleymiş. Çok tatlı! Normal boyu -kaç ml oluyor bilmiyorum- 25 TL. Ama şuan Bath&Body Works'te %50'ye varan indirim olduğunu duydum. Bir ara gidebilirim ya da tester bitince gidip alırım ne zaman bilmiyorum ama alacağım kesin.

Sevgiler. <3

12 Haziran 2012 Salı

Rimmel London - How Do You Lilac It?

Merhaba. Biliyorum Haziran da her gün post yayınlayacağım dedim ama özel hayatımda yaşadığım sorunlar nedeniyle bütün enerjim çekilmiş durumda, keyifsizim. Yine de bir yazı yazmak istedim. Eğlenceli bir yazı olmayabilir, bunun için şimdiden özür dilerim.



How Do You Lilac It? soğuk, mavi alt tonlu bir lila rengi. Renk zaten çok güzel ama yapısı hakkında bir şey söylemeliyim, yapısı biraz sıvı. Hatta fazla sıvı. Daha önce kullandığım 60 Seconds ojede de böyle miydi bilmiyorum, o biraz daha katıydı sanırım ama bu gerçekten fazlasıyla sıvı, akışkan bir yapıda.


Kısa tırnaklara yakışan bir oje olduğunu düşünmüyorum, elimde duruşu hoşuma gitmedi bu yüzden ama tırnaklarım uzayınca hoş duracağını düşünüyorum.


Aslında ben bu ojeyi Golden Rose 221 numaralı ojeye (ki yazısı burada) çok benzettim, sadece o oje biraz daha pembe alt tonlu ve açık renkliydi. Yapısına gelecek olursak, yapısı dediğim gibi fazla akışkan ama çok hızlı kuruyor ki bu sevdiğim bir şey. Ayrıca fırçası oval, bu uygulamayı çok daha kolay yaptı benim için. I love lasting finish'in fırçalarına tercih ediyorum 60 seconds'ınkileri.


Daha çok bahar için hoş, pastel bir renk. Tırnaklarım uzun olsaydı bir iki gün daha durabilirdim bununla ama resmen katlanamadım çünkü cidden kısa tırnakta duruşunu sevmedim.


Rimmel London ürünlerini yalnızca Watsons'lar da bulabilirsiniz. Fiyatı da 3.99-4.99 gibi bir şey.

Sevgiler. <3

9 Haziran 2012 Cumartesi

Alışveriş! The Body Shop!

Merhabalar! Bugün İstanbul Shopping Fest'in ilk günü biliyorsunuz, bilmeyenlere de duyurmuş olayım. :) Annemi aldım yanıma, gittik İstinye Park'ı gezdik bugün. %50'ye varan indirimler vardı her yerde! Özellikle H&M'de 5,10, 15 TL'ye kadar düşmüştü güzellikler. :) Oradan aldıklarımı göstermeyeceğim ama hazır İstinye Park'tayken The Body Shop'a uğramamak olmaz dedim. :)


Moringa duş jelim bittiği için bir tane Çilekli duş jeli ve body butter aldım. Bu arada hem duş jellerinde hem de body butterlarda acayip kampanyalar vardı! Gidip bir karıştırın!


Bu arada Bath&Body Works'e de uğradım, kapıda ki çalışan bize yeni ürünlerinin testerını verdi biz istemeden. :) Ayrıca orada da kampanya vardı!

Yarın body butter'ın yazısı gelecek! Sevgiler. <3

8 Haziran 2012 Cuma

Planlar

Merhaba! Bugün baya geç yazıyorum ama yetiştiğim için mutluyum.. Aslında bugün o kadar yorgunum ki içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Konuşmak için yazıyor olmasam bloga post girmeye bile üşenirdim.

Kısaca şuan yaptığım şeyden ve yaz sonu planımdan bahsedeceğim.

Haziran'da her gün yeni bir yazı yazmak istediğimi biliyorsunuz. Planlarım o yönde. Olay şu ki, Haziran'da her gün yeni bir yazı yazacağım, Temmuz'da haftada en az 3 yazı yazacağım, Ağustos'ta ise bu sayı 1'e düşecek ve Eylül ayıyla birlikte bloga ara vereceğim. Bunu hem özel sebeplerimden dolayı hem de makyaj koleksyonumu iyice geliştirip daha zengin içerikle yazmak için yapacağım. Yine arada bir kendimi göstereceğim ama aktif olmayacağım. Bu yüzden yazın oldukça fazla yazı girerek bu boşluğu daha şimdiden doldurmaya çalışıyorum. :)

Bunun dışında, yaz sonunda eğer takipçi sayım 50 olursa bir hediye çekilişi yapmayı planlıyorum. Gitmeden önce teşekkür hediyesi. Veya takipçi sayım 50'ye ulaşmasa bile bir çekiliş yapabilirim, bakacağız. :)

Evet bugün böyle gevezelik etmek istedim.. Yarın görüşürüz. :) Sevgiler. <3

7 Haziran 2012 Perşembe

Nivea Farlarım!

Merhabalar! Bugün size ne adlarını ne bir şeylerini bildiğim Nivea farlarımı anlatacağım..


Bir tanesi tek renk, beyaz. Diğeriyse duo. Hem vişne rengi hemde sedefli bir şeftalimsi ten rengi var. Daha önce de bahsettiğim gibi, bu iki far bana hediye geldi çok uzun zaman önce. Eski makyaj malzemelerimin hepsini atarken bunları bıraktım çünkü elimde bir iki tane de olsa far bulunsun istiyordum. (Bilmeyenler için, akne tedavisi görüyorum ve ten makyajı yapmam yasak, ayrıca makyaj koleksyonumu sıfırdan oluşturmaya başladım.)


Tek renk olan beyaz ne mat ne de çok sedefli. İkisinin arasında, çok uygun bir highlight (göz pınarları ve kaş altı için aydınlatma) rengi. Aslında ben highlight için Nude tude' paletimde ki Sassy rengini kullanıyordum. (Aslında makyaj koleksyonum oluşana kadar hep kullandığım palet o olacak sanıyorum.) Ama o renk.. nasıl desem. Fazla ışıltılı. Göz pınarlarıma koyduğum zaman resmen patlıyor gözlerim ışıltıdan ve o kadar ışıltıyı sevmiyorum. Zaten gözlerim büyük, bir de üzerine fazla aydınlatınca yüzümde en belirgin şey oluyor.


Yakından görecek olursak böyle bir şey.


Duo olan ise günlük makyajımı yaparken sürekli elimin gittiği bir rengi barındırıyor. Önce ondan başlayacağım.


Günlük makyajımı yaparken sadece tüm göz kapağına bunu, dış tarafa biraz mat kahve ve ince eyeliner sürüyorum. (ve tabii ki rimel) Çok doğal ve güzel duruyor.

Bu renk tam bir "tüm göz kapağı" rengi. Tek başına gerçekten çok iyi gidiyor. Şeftalimsi ten rengi, hem göz kapağına hoş bir renk yayıyor hem de aydınlamasına yardımcı oluyor. O yüzden bunu kullanırken göz pınarlarımı aydınlatmıyorum bile. Ayrıca ben bu rengi Mac'in Dazzlelight'ına çok benzetiyorum.


Diğer renk ise vişne rengi. Bordomsu. Çok çok güzel bir renk. Geçenlerde bu rengi kullanarak bir tutorial hazırladım ve kulllandığım zaman sadece o şekilde kullanıyorum. Kaçıranlar için: Pink Dreams 


Farları doğru düzgün bir fırçayla kullanmadığım zaman pigmentasyonlarının oldukça düşük olduğunu sanmıştım. Ama elimle baktığım zaman aslında gayet iyi pigmentasyonları olduğunu fark ettim.


Keşke isimlerini bilseydim ama açıkcası, Nivea kozmetik ürünlerinin Türkiye'de bulunup bulunmadığından bile emin değilim.. Bilen varsa beni bilgilendirsin lütfen. :)

Bir daha ki yazıya kadar, sevgiler! <3

6 Haziran 2012 Çarşamba

Rimmel London - 193 Black Cherries

Merhaba! Bu yazı biraz geç oldu farkındayım ama verdiğim sözü tutarak 6 gündür her gün bir post yayınlıyorum! Yey! Ve sonra ki iki günün postlarının fotoğrafları bile hazır! :)


Bugünün postu ise geçen gün yaptığım oje alışverişinde aldığım ve uzun zamandır wish listimde olan, Rimmel London, I love Lasting Finish koleksyonunden 193 numaralı Black Cherries.


Dün söylediğim gibi, ellerimin berbat halini lütfen görmezden geliniz.. Bu ara tırnaklarım öyle kötü ki kökünden kestim tekrar uzaması için. Aldığım her ojenin postunu hazırladıktan sonra da uzun bir süre (en azından tırnaklarım kendine gelene kadar) oje sürmeyeceğim.

Herneyse, renge gelecek olursak!

Renk, çok koyu bir mor-bordo. Bana daha çok bordo gibi geliyor ama asetonla ojeyi çıkarırken pamuğa mor geçiyor mesela. Ama ne olursa olsun çok çok çok güzel bir renk. Fotoğrafta ki iki kat uygulanmış hali. Uzaktan bakınca neredeyse siyah duruyor. Yakından bakıldığındaysa içinde pembe-bordo ışıltılar olan çok güzel bir bordo. Bu yaz gününde bana koyu renk sürdürmeyi başaran tek oje sanırım Black Cherries.


Daha yakından bakacak olursak.. Bence ojeye üçüncü bir kat sürmek onu tamamen siyaha dönül yapabilir. Bu yüzden iki kat uyguladım. Gördüğünüz gibi ojenin ışık alan kısmıyla almayan kısmı arasında büyük renk farkı var.. Diğer taraf neredeyse siyah görünüyor. Bence bu çok hoş bir şey!


Bence bu renk daha çok kış rengi. Sonbahar, özellikle Kasım-Aralık döneminde favori rengim olacağını düşünüyorum. Ojenin yapısı bir önce ki Lasting Finnishle aynı. Kuruma hızı ortanın bir tık üzerinde. Fırçası düz ve küçük ama uygulamada problem yaşatmıyor. Kıvamıysa tam orta. Ne çok sıvı ne çok katı.  Ojenin yapısını sevdim ama benim için harika bir yapıda olduğunu söyleyemem. 60 Seconds'lar bence çok daha güzel. Hem kuruma hızı hem fırça yapıları hem de kıvamları olarak..


Ojenin yapısına bayılmasam da renge BAYILDIM. Wish List'imde kırmızıyla işaretledim alınmış olarak ve bu beni çok mutlu etti.

Rimmel London ojelerini sadece Watsons'larda bulabilirsiniz. I love Lasting Finish'ler 3.99 Tl.

Bugünlükte bu kadar. :) Umarım hoşunuza gitmiştir. Sevgiler. :) <3

5 Haziran 2012 Salı

Rimmel London - Hot Shot

Merhabalar! Hava çok güzel, çıktım yerleştim balkona, aldım kucağıma laptopumu yeni ojelerimi denemeye başladım. Hazır denerken de ilk yazıyı yazayım dedim! :) Dün ki alışverişimden ilk yorumlayacağım oje Rimmel London'ın Hot Shot'ı.


270 Hot Shot tam bir fuşya rengi. Aslında asla almayacağım bir renk fuşya, böyle renkleri pek sevemiyorum ama dün standları dolaşırken şöyle plajda sürebileceğim, pembe bikinime uyan bir oje almak istedim, o yüzden elim Hot Shot'a gitti. :)


Öncelikle, ellerimin halinin kusuruna bakmayın. Bu aralar hangi ojeyi sürsem, hiç fark etmiyor direk baloncuklanıyor. Ayrıca ellerim öyle kurudu ki her yerden pütür pütür soyulup çatlamaya başladı.. En yakın zamanda bakım yapmam lazım..

Ama ojeye gelirsek! Yapısını sevdim, kuruması çok uzun sürmüyor. Fırçası normal Rimmel fırçaları gibi değil, düz ve küçük. Yine de ojeyi uygulamada bir problem çıkarmıyor. Bu ojenin iki kat sürülmüş hali, aslında bir kat daha sürecektim, çünkü bence 3. bir kat ojeyi tam olarak güzel gösterecek ama nasılsa sadece deniyorum ve sileceğim diye sürmedim.


Ben çoktan bronzlaştığım için renk bana tam gitti. Bence bu fuşya rengi daha çok bronzlara gider. Hala bembeyaz olan kişilerin kaçınması gereken bir renk olduğunu düşünüyorum..


Genel olarak ben ojeyi sevdim. 60 Seconds'lar daha çabuk kuruyor ve fırçaları daha güzel ama I love Lasting Finish'lerinde çok bir problemi yok. Kolay çıkarılıyor ve bulaşma yapmıyor.

Rimmel London ojeleri sadece Watsons'larda bulabilirsiniz. I love Lasting Finish koleksyonunda ki ojeler 3.99'a satılıyor ama bu ay Watsons katologunda indirim var, bu yüzden 3 tl'ye alabiliyorsunuz.


Umarım post hoşunuza gitmiştir! Yarın görüşmek üzere, sevgiler! <3

4 Haziran 2012 Pazartesi

Oje Alışverişi!

Merhabalar! Twitter hesabımı takip ediyorsanız (@tavanarasigunlu) bugün oje alışverişine çıktığımı biliyorsunuz demektiir. Ve ne kadar heyecanlı olduğumu da.. Aslında içimden daha fazla oje almak geliyordu ama beğene beğene 9 tane beğendim. Gerçi flormarın pretty koleksyonundan bir kaç oje de denemek istiyordum ama o da başka zamana artık. :)


İşte bunlar aldığım 9 oje. Genellikle pembe-şeftali tonlarında aldım çünkü zaten çok fazla mavi ojem var. Fazla parlak değilde kremsi ojeler istiyordum o yüzden böyle bir alışveriş çıktı ortaya. :)


En baştan başlamak gerekirse, Claire'sden aldığım ojeler:


- 43 numara
Pembemsi mercan rengi.

- 63 numara
Çok açık bir beyaz-toz pembe.

- 75 numara
Havuç-Şeftali tonlarında bir renk.


Rimmel'dan toplam 5 oje aldım. Ama buradakilerin ikisi Lasting Finish koleksyonundan, biri de 60 Seconds koleksyonundan.

- 270 Hot Shot
Fuşya rengi.

-620 How Do You Lilac It?
Açık lila rengi.

-193 Black Cherries
İçinde ışıltılar barındıran bordo rengi. (Ki benim wish listimde olan bir renkti bu, yey!!)


Burada ise iki Rimmel, bir Pastel var.

- 443 French Ivory
Beyaz-ten rengi bir fransız manikürü bazı.

-Nail Tip Whitner
Beyaz bir tırnak ucu ojesi.


-01 Grapefruit 
Kuruyunca greyfurt kokan, şeftalimsi pembe rengi.

Evet benim oje alışverişim bu kadardı. :) Yarından başlayarak ojelerin tanıtımlarını teker teker yapacağım.

Sevgiler. <3

3 Haziran 2012 Pazar

Oje Takıntısı!


Merhabalar! 
Bugün yapacağım şey, yabancı blog ve youtuberlar arasında bir ara dönmüş olan My Nail Polish Obsession Tag'in Türkçe'ye çevrilmiş hali. Bence çok çok eğlenceli ve okuması güzel bir tag. İşte sorular!
 
1-      En sevdiğin oje markası hangisi?
 Şuan da Rimmel London.
2-      Parıltılı ya da parıltısız?
Sanırım parıltısız ojeler benim için daha ideal..
3-      OPI, China Glaze ya da Essie?
Üç markanında hiçbir ojesini denemediğim için bu soruyu geçiyorum.
4-      Ojelerini hangi sıklıkla değiştirirsin?
Her gün! Çünkü ojelerin soyulup bozulması hoşuma gitmiyor ve her gün farklı renge boyamak benim için bir eğlence. :)
5-      Tırnaklarında görmeyi en çok sevdiğin renk hangisi?
Sanırım lila rengi.
6-      Koyu ojeler mi yoksa parlak renkli ojeler mi? 
Benim için bu yaz ve kışa göre değişiyor. Kışın koyu renkleri daha çok seviyorum, baharda ve yazdaysa parlak renkli ojeler.
7-      Şuanda tırnaklarında hangi oje var?
Şuan da tırnaklarımda Kalyon'un 220 numaralı, somon/havuç rengi ojesi var.
8-      Mat tırnaklar, in mi out mu?
IN IN IN. Benim bu bahar pastel ojelerle birlikte takıntım olmuştu..
9-      Fransız manikürü?
Beceremediğim için çok fazla kullanmıyorum ama görünüşünü çok çok seviyorum.
10-   En sevdiğin yaz rengi? (Aslında bu kıştı ama ben yaza girdiğimiz için değiştirdim..)
Şuanda tırnaklarımda bulunan somon/havuç rengi ojeler bence yaz için ideal. 

Umarım hoşunuza gitmiştir, bu soruları cevaplamasını istediğim bir kaç blogger var, onlara mail atmayı ya da twitterdan etiketlemeyi düşünüyorum. 

Sevgiler. <3

2 Haziran 2012 Cumartesi

Schwarzkopf Gliss Liquid Silk Gloss

Merhabalar! Haziran'ın her gününde yeni bir yazı yazmayı düşünüyorum, umarım bir aksilik çıkmaz ve bu tarzda devam ederim. Aslında bu ay oje ağırlıklı bir ay olabilir çünkü Pazartesi günü oje alışverişine çıkıyorum. Evde ki bozukları attım, sıra geldi yenilerini almaya. Aldıklarımın hepsini teker teker yorumlama niyetindeyim bakalım nasıl olacak. :)

Bugün ki ürünümüz ise Gliss'ın Sıvı Saç Kremi.


Bu ürün elimde çok uzun zamandır var. Ne fiyatını ne de başka bir şeyini hatırlıyorum. Ama sanırım bunu bir şampuan bir de sıvı krem olarak ikili promosyonlardan birinde almıştım.

Favori şampuanım ve saç kremim yıllardır Pantene İpeksi Yumuşalık.Ama ara sıra yaptığım kaçamaklardan biliyorum ki Gliss de gerçekten çok başarılı bir marka. Aslında ben saçıma şampuan ve saç kreminden başka bir şey asla sürmedim. Ne saç spreyi, ne jöle, ne de maske. Saçıma çok önem vermezdim çünkü genelde kısaydı. Ama şimdi doğru düzgün uzadılar ve daha çok dikkat etmeye başladım.


Bu ürünü kullanmaya ara verme sebebim unutmaktı. Normal de makyaj malzemelerimi tuttuğum yerde değil de ayrı bir yerde tutuyordum bunu. Öyle olunca unutuldu gitti.

Peki ben bunu neden kullanıyorum/Nasıl kullanıyorum?

Söylediği gibi, saçlarım çok sert, kuru ve kalın telli. Her gün banyo yapmama rağmen gün içinde birbirine karışıyor ya da eve gelip topuz yaptığım zaman karışıyor. Bir kez karıştımı da açarken bir tomar saç biriktiriyorum resmen tarakta. Bu yüzden son zamanlarda şunu yapıyorum. Banyodan çıkınca (ki banyoda normal kremimide kullanıyorum) saçlarımı havluyla iyice kuruluyorum. Daha sonra bu sıvı saç kremini iyice çalkalayıp saçımın aralarına, diplerine ve uçlarına bolca püskürtüyorum. Sadece bir kaç dakika sonra taramaya başlıyorum ve anında açılıyor saçım. Ne canım yanıyor ne de saçım kopuyor.


Normalde nemli ya da kuru saçlara uygulanan duş sonrası kremler de var ama bence bu tür, püskürtmeli olanlar hem daha pratik hem de daha kolay. Elimi kreme daldırıp saçımı ovmaktansa bu şekilde püskürtmek çok daha kolay.


Bu kremden çok çok memnun olsam da bir ara gidip normalini alıp denemek istiyorum. Ama şöyle bir şey var ki burada bahsedilen ışıltı öyle aman aman simli bir şey değil. Gayet doğal ve sağlıklı gösteren türden.

Genel olarak bakacak olursak;

- Kremin sıvı olması pratik, hızlı uygulanabiliyor.
- Saçı taramayı gerçekten çok kolaylaştırıyor.
- Gün içinde, saçlar kuruduktan sonra yumuşacık oluyor ve daha az elektrikleniyor. (Burada söylemem lazım, ben saçımı hiçbir şekilde ısıyla şekillendirmiyorum. Fön makinası bile kullanmıyorum.)
- Saça doğal bir parlaklık veriyor.


Evet, ürün genel olarak başarılı bir ürün. Ben kullanmaya devam edeceğim ve saçı sert olanlara tavsiye ediyorum. :)

Sevgiler. <3

1 Haziran 2012 Cuma

Pink Dreams! (Pembe Rüyalar!) Tutorial

Merhaba, merhaba! Haziran'ın başlamasıyla hem yaza, hem de blogumun 5. ayına girmiş bulunuyoruz! Şimdiye kadar yazılarımı okuyan ve beni takip eden herkese teşekkür ederim!

Yazın başlangıcının ve blogumun 5. ayının şerefine, bugün sizlere bir tutorial (türkçeye nasıl çeviririm bilemedim, anlatım mesela?) hazırladım. Kullandığım ürünlerin isimlerini yazılı olarak alt kısımda vereceğim, umarım hoşunuza gider!

Pink Dreams!


Son hali:


Kullandığım Ürünler:

 -Too Faced Shadow Insurance/Candlelight
 -The Balm Nude tude! paleti, Stubborn, Sexy ve Serious renkleri.
 -Nivea Duo, vişne rengi.
 -Maybelline Falsies Volum Express Mascara.
 -Kirpik kıvırıcı.

Pembe normalde gözde kullanılmaktan kaçınılan bir renk ama ben bu şeklini gayet hoş buldum. Bu arada, benim kullandığım ürünlerin aynısını kullanmak zorunda değilsiniz elbette, elinizde bunlara benzer ne varsa o. :) 

Umarım beğenmişsinizdir, sevgiler! <3